CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, MALTEPELİLER İLE BULUŞTU

CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU, MALTEPELİLER İLE BULUŞTU

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,CHP Maltepe İlçe Başkanı Savaş Yücel, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç başkanlığında Ankara'ya gelen yaklaşık bin 500 Maltepeli ile CHP Genel Merkezi'nde bir araya geldi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun yaptığı konuşma özetle şöyle: Belediye Başkanının mesaisi olmaz. Sabah gideceğim 08.00, akşam 17.00 evime değil, 24 saat Belediye Başkanı görev başındadır. Telefonu gelir, şikayeti gelir, şu gelir, bu gelir vs. bir yerde yangın olur, bir yeri su basar. Belediye Başkanı gidecek onun görevi odur zaten. O beldede yaşayan herkesin huzur içinde yaşamasını sağlamak için elinden gelen çabayı gösterecek. Bir yerde çocuk aç mı yatıyor yatağa, aç mı giriyor, o gece Belediye Başkanı o çocuğun karnı doymadan evine gidip uyumayacak, ben bunu söylüyorum. Evine gidip uyumayacak, bakacak o çocuğa. Bizim belediyecilik anlayışımız budur.   Elbette kültür de olacak, elbette sanat olacak, elbette sanatçılar gelecek, elbette kitap fuarları kurulacak, elbette ki güzel etkinlikler yapılacak kadınıyla, erkeğiyle. Hala Maltepe’de tapu sorunu olanlar var, kentsel dönüşüm alanları yeniden yapılacak. Bütün bunların çözülmesi lazım. Bir kısmını çözdüler, bundan sonra da çözülmesi lazım. Çünkü İstanbul’un sorunları fazla, göreceksiniz hep beraber İstanbul’un sorunlarını 5 yıl içinde Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığında büyük ölçüde çözeceğiz. Bir şey daha, bizim siyaset anlayışımızda A Partili, B Partili yoktur. Maltepe’de her partiye oy veren Maltepeli vardır. Hepsine hizmet etmek Belediye Başkanının görevidir. Dolayısıyla ayrımcılık bizim kitabımızda yoktur. Maltepe’de yaşıyorsa Belediye Başkanı ona hizmeti götürecek. Ben bizim insanımızın ferasetine güveniyorum. Çünkü o hizmeti götürdüğü zaman sonunda vatandaş diyecek ki “oy vermedim ama bana hizmet getiriyor. Oy vermedim ama benim mahalleme kreş yaptı. Oy vermedim ama benim mahalleme park yaptı. Oy vermedim ama buradaki durağı düzeltti. Oy vermedim ama buraya kültürü getirdi, sanatı getirdi. Demek ki, benim bu Belediye Başkanına oy vermem lazım” diyecek. Kızmadan, dökmeden, dağıtmadan, kavga etmeden bütün herkesi kucaklamak bizim yeni siyaset felsefemizin ana unsuru. Kim olursa olsun, kimliği farklı olabilir, yaşam tarzı farklı olabilir, inancı farklı olabilir ama insansa ben o insana hizmet götürmek zorundayım. İnsansa ayrım yapmamak zorundayım. Herkese eşit hizmet götürmek zorundayım. Yalnız söyledim, pozitif ayrımcılığı nerede yapacaksın? Yoksul mahallelere biraz daha fazla hizmet götüreceksin, çünkü o mahalleler çok ihmal edildi. Orada da insanlarımız yaşıyor, onların da ağaç görmeye, park görmeye hakları var, onların da belediyeden iyi hizmetler almaya hakları var, onların da sağlıklı, güzel bir kentte yaşamaya hakları var. Bunları sağlayacak olan Belediye Başkanıdır. Bunları sağlayacak olan Belediye Başkanı ama Belediye Başkanının bütçesidir, para. Para olacak ki bütün bu hizmetleri yapacak. Dolayısıyla bütçedeki paranın da adil dağıtılması lazım. Bütün parayı bir yere verirseniz bütün diğer hizmetleri ihmal etmiş olursunuz. Dolayısıyla o denge içinde hizmetleri aksatmayacak bir denge içinde bunun sürdürülmesi lazım.

Belediye Başkanları bunları nasıl yapacak? Tabi parayla yapacak. Kimin parasıyla? Sizlerin Parasıyla, yani bizlerin ödedikleri vergilerle. O nedenle Belediye Başkanlarıma söylediğim bir şey daha var: Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Böylece saydam belediyecilik, düzgün belediyecilik, doğru belediyeciliğin kapısını aralamış olacağız. Bu bizim için son derece önemli. Bir şey daha, Belediye Başkanları bunu yapacak. Belediyelerin bütçeleri malum, borçları malum, alacakları malum. Dolayısıyla harcayacakları paralar da malum. Çünkü bir bütçesi var, bütçesinde geliri var, bütçesinde gideri var, işçiye ne kadar ödenecek, memura ne kadar ödenecek, asfalta, diğer harcamalar ne olacak, yoksullara ne tür yardımlar yapılacak bunların hepsi bir şekliyle bütçelerde var. Dolayısıyla bizim belediyelerimizin olduğu yerde sendikalar da var. Sendikalar başımızın üstüne, hiç itiraz etmiyoruz. İşçi de hakkını alacak ama işçi belediyeden “bütün parayı bana verin, Maltepelilere hizmet etmeseniz de olur” derse biz ona dur deriz o doğru değil. Ücret sendikacılığına karşıyız. Bir daha söylüyorum, bunu burada söylemiyorum ben, Türk-İş’in Genel Kurulunda da söyledim, DİSK’in Genel Kurulunda da söyledim. Ücret sendikacılığı, yani ben yüksek ücret alacağım... Şu anda bizim Belediye Başkanlarımızdan fazla ücret alan işçilerimiz var. Tamam kardeşim ücretini al, grev yapacağım diyorsun, bizi yeniden hani Erdoğan’ın çok sık söylediği var ya “çöp dağları, çöp dağları...” O noktaya taşımak istiyorlar. Buna kesinlikle izin vermeyeceğim.

Biz adaletten yanayız. O zaman sende adaletten yana olacaksın. Ücret istiyorsan adalete uygun olacak ücretin. Hakka, hukuka uygun olacak ücretin. Biliyorum Şişli Belediyesinde işçilerimiz var, devletin Genel Müdüründen fazla aylık alıyorlar. Çalış diyorsun, bir de çalışmıyor oluyor. Olmaz. Her şeyin hakkı hukuku olacak. Çünkü tüyü bitmemiş yetimden aldığımız vergilerle belediyeleri yönetmeye çalışıyoruz. Belediyeler bu görevi yaparken de hakka, hukuka uygun davranacaklar. Koskoca 500 bin kişilik bir Maltepe var, Maltepe hizmet bekler, Belediye Başkanımız da o hizmeti yerine getirmek için gece gündüz çalışır, çalışmak zorundadır.

Cumhuriyet böyle oturulup da bir günde kurulan bir idare şekli değil. Bir saltanatı yıkıyorsunuz, vatandaşı kendi ülkesinde özgürce yaşamasına olanak sağlıyorsunuz, Cumhuriyet’in kurumlarını kuruyorsunuz, sosyal devleti inşa ediyorsunuz. Dolayısıyla her vatandaş kendi ülkesinde özgürce yaşamak istiyor ve bu imkanı sağlıyorsunuz. Bize bu imkanları sağlayanların lideri Gazi Mustafa Kemal ve onun silah arkadaşlarıdır, şehitlerimizdir, gazilerimizdir. Vatan toprağının her karışında şehitlerimizin kanı vardır, annelerin gözyaşı vardır, gazilerimiz vardır. O nedenle Cumhuriyet’in kuruluşu sıradan bir kuruluş değildir. Bunu herkesin ama hepimizin bilmesi lazım. CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun yaptığı konuşma özetle şöyle: