Özgür Özel: “Adını Ak Koyanlar, Ülkeyi Kara Düzene Muhatap Etti
Özgür Özel: “Adını Ak Koyanlar, Ülkeyi Kara Düzene Muhatap Etti
Özgür Özel, Şile’de gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Adını Ak Koyanlar, Ülkeyi Kara Düzene Muhatap Etti; Sandık Gelecek, Kara Düzen
CHP Lideri Özgür Özel: “Adını Ak Koyanlar, Ülkeyi Kara Düzene Muhatap Etti; Sandık Gelecek, Kara Düzen Bitecek"
“EMEKÇİLERE SESLENİYORUM: HİÇ KORKMAYIN ARKANIZDA MİLLET VAR, BİZ VARIZ”
“HEM AZERBAYCAN’IN HEM BİZİM HEM DE KAFKASLARDAKİ TÜM TÜRKİ CUMHURİYETLERİN MENFAATLERİNİ 100 YILLIĞINA BİR AMERİKAN SİRKETİNE SATAMAZSINIZ”
“BOP’A GERİ DÖNÜP ÇEŞİTLİ PLANLARA GİRENLERİN KARŞISINDA EN GÜVENLİ ÇATIYI KURAN VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ VE CUMHURİYET AŞIKLARI VARDIR”
“ZORLU BİR YÜRÜYÜŞÜ HEP BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
“BU MİLLETİN SIRTINDA DAHA FAZLA YÜKE, DAMARINDA KENEYE İHTİYACI YOK; KİMSEYE HAK ETMEDİĞİ İTİBARI TANIMAYACAK, KÂĞITTAN KAPLANLARI MİLLETE TANITACAĞIZ”
“TÜRKİYE’NİN BÜTÜN DEMOKRATLARINA, HAK ARAYANLARINA SESLENİYORUZ: MUTLAKA BİZ KAZANACAĞIZ”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul, Şile’de gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “150 yıllık feneriyle karanlığa meydan okuyan, taş evlerinde tarihi, Şile " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Şile bezinde sabrı büyüten, rüzgarı sert, insanı mert Şile’nin güzel insanları hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi saygı ile selamlıyorum. Dediler ki ‘Saraçhane tamam da sonra ne olacak? Köprüyü geçtik, Maltepe’de milyonlar olduk. Rekor kırıldı, buradan sonra ne olacak?’ Dedik ki ‘Anadolu’ya geçtik artık. Her hafta sonu Anadolu’da bir büyük miting, her hafta içi darbenin olduğu çarşamba günü Saraçhane’de direndiğimiz 20.30’larda bu kez İstanbul’da bir başka meydanda, bir başka ilçede olacağız.’ Dediler ki ‘Bunun yazı var. Öğrenciler gidecek. Herkes memleketine gidecek. Nasıl olacak?’ Dedik ki ‘Ya olacak, ya olacak.’ Geçen hafta ‘Şile’ye gideceğiz’ deyince, ‘Şile’de miting mi olur? Şile’de nereden bulacaksın o kadar insanı? Şile " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Şile zaten ne kadar ki?’ dediler. Dedik ki ‘Miting olmaz. Çünkü biz Şile’ye miting yapmaya değil, eylem yapmaya gidiyoruz.’ İşte Şile; gözün aldığından fazlası burada. Daha kalabalık olabilir miydik? Vallahi olamazdık. Olması gereken kim varsa bu akşam Atatürk meydanında” dedi. Özel, şunları söyledi:
“ŞİLE’DE DESTAN YAZDIK, ŞİMDİ YAŞANANLAR KARA MİZAH”
“Bir avuç darbeci, 19 Mart’tan beri milletin iradesine göz dikti. İstanbul’un iradesine, Şile’nin iradesine, geçtiğimiz seçimde seçtiklerimize, gelecek seçimde seçeceklerimize karışmaya çalışıyorlar. İşte biz burada o üç savcı, üç hakim ve bir cuntadan ibaret bir avuç muhterise karşı haklılığımızla, ahlakımızla, ahlaki üstünlüğü elde tutarak, psikolojik üstünlüğü elde tutarak ve bunu bu meydanların çoğunluk enerjisiyle arkasında durarak, seçtiklerimizin yanındayız, irademizin arkasındayız. Şile, iradesine sahip çıkıyor. Şile’nin denizini, doğasını görenler, Şile’ye uzaktan bakanlar sanmasın ki burası CHP’nin kalesi. Üç dönemdir burayı Adalet ve Kalkınma Partisi yönetiyordu. Biz milletin verdiği karara bir şey demedik. Dönüp de Şile’ye kafa tutmadık. ‘Kendimiz daha iyisini yapmalıyız’ dedik. ‘Örgüt olarak kucaklaşmalıyız, milletin sesini dinlemeliyiz’ dedik. Sizin bir evladınızı, benim adaşımı aday gösterdik. İki kişiden birinin oyunu aldık. Son seçimlerde Şile’de destan yazdık. Şimdi o Şile’nin seçtiği belediye başkanını maalesef bugün cezaevinde ziyaret ettim. Benim adaşımın, Şile’nin başkanının, sizin evladınızın, Özgür Başkan’ın size selamlarını getirdim Şileliler. İş aslında o kadar kara mizah ki… Bugün Özgür Başkan ile Silivri’de konuştuk. Diyor ki ‘Geldim, 1,2 milyar lira bütçeli belediyeyi 1 milyar borçla teslim ettiler. Teftiş Kurulu’nu görevlendirdim. Beş yılda 30 dosyada 580 milyon liralık usulsüzlük tespit ettiler. Bunları çıkardım. Ekim 2024’te gözlerinin içine bakarak, bütün belediye meclisine anlattım, kimse bir şey demedi. Ancak savcılık da alıp bu dosyaları harekete geçmedi.’ ‘Ama bir örnek söyleyeyim 30 dosyadan’ dedi; ‘Kendisinden önceki belediye başkanı parkecilik yapan birisi. Yeni belediye binasına giriyor, parkeleri beğenmiyor. Diyor ki ‘Üç boyutlu motifli parke alınacak.’ 720 bin liralık parke alınıyor. Fatura kayda giriyor. Ödeme yapılıyor. Bakın o gün Özgür Başkan söyledi, bugün bana söyledi. Yarın bütün Şile’yi o belediye binasına; faturası kesilmiş, 720 bin lirası tahsil edilmiş belediye binasına üç boyutlu motifli parkeleri aramaya davet ediyorum. Yok öyle bir şey. Fatura var, parke yok. Bakın 30 dosyadan bir tanesi sadece bu. Hodri meydan. Bir savcı; hani İstanbul’a siyasi bir mevkiiden yollanan seyyar giyotin… Önüne geliyor AK Parti’nin dönemi, ‘Geç onu’ diyor, ‘Bana son altı yılı getir’ diyor. ‘Doğruyu değil, Ekrem’e iftira atan varsa, onu anlat’ diyorlar ya. Buradan AK Partili, MHP’li Şileli üyelerine, seçmenlerine sesleniyorum. Benim düşmanım değilsiniz. Harcanan, çalınan para hepimizin parası. Açık söylüyorum. Ben Özgür Başkan’a sorulan soruları gördüm. Kendisine gizli tanıkla iftira etmişler, ona verilen cevapları gördüm. Ama bilhassa kendilerine soru sorulan herkesin ‘Başkan’ın bundan haberi yok’ dediğini gözümle gördüm. Hatta bir video kaydında başkandan, sevgili annesine küfrederek bahsedip, bu işlerden haberinin olmadığını tescil ediyorlar. Şile’nin MHP’lisi, AK Partilisi, Özgür ortada. Hırsızın partisi olmaz. Büyük bir özgüvenle söylüyorum. Eğer bu operasyonda herhangi bir yerde bir yolsuzluk varsa, yapan CHP’liyse de Allah belasını versin, AK Partiliyse de belasını versin. Ama siz de pırıl pırıl evladımıza… Ne diyorlar? Su gibi duru, süt gibi tertemiz evladımıza varıp da sırf siyasi amaçlarla, geçen hafta gördünüz... Bir yer değiştirme, bir hamle. Üç dönem yönetip bezdirdikleri, bu sene belediyeden gittikleri, alamadıkları yetkiyi oyunlarla almak için belediye başkanımıza iftira edip, onun hakkını yiyip, sizin oyunuzu gasp etmeye çalışıyorlar. Buradan açıkça söylüyoruz. Bu oyunlar bir tarafta dursun. Ama geçmiş dönemden 30 tane dosya dururken, tek bir liralık kusuru olmayan Özgür Başkanımızı ve Şile’nin iradesini size yedirmeyeceğiz darbeciler.”
“MİLLETİ ADALETSİZLİKTE, YOKSULLUKTA EŞİTLEDİLER”
“Maalesef memleket yoksullukta, gelir adaletsizliğinde Avrupa birincisi. Milleti adaletsizlikte eşitlediler, yoksullukta eşitlediler. Biraz önce aşağıdan burayı takip ediyordum. Emekliler burada, asgari ücretliler burada, esnaflar, balıkçılar, köylüler burada. Yüzü gülen yok. Maalesef 16 bin liralık emekli maaşına emeklileri mahkum ettiler. 2002 yılında ilk geldiklerinde 8 çeyrek altın alan en düşük emekli maaşı, şimdi 2 çeyrek altın alıyor. Emekçileri 22 bin lira asgari ücrete mahkum ettiler. Seçimden önce ‘Yılda dört kez ayarlama’ dedikleri asgari ücrete, bir kuruş zam yapmadılar. İlk kez açlık sınırının altında, ilk çekildiği ay bile açlık sınırının altındaki bir asgari ücretle emekçilerimizi muhatap ettiler. Ülkenin kira ortalaması 25 bin lira, İstanbul’un 30 bin lira. Bu verdikleri maaşla ‘Ya ev tut, aç kal. Ya karnını doyur, sokakta kal’ diyorlar maaş ödedikleri vatandaşlarımıza. Ama kendileri iki maaşı, üç maaşı, dört maaşı alıyorlar. En güzel yerlerde kalıyor, milletin sırtından geçiniyorlar. Buradan açık ve net bir şekilde söylüyorum. Hiç kaçarı yok. Hiçbir yere kaçamayacaksınız. O sandık gelecek. Millet koşa koşa sandığa varacak, bugün içeride tuttuğunuz adayımıza kavuşacak, Ekrem Başkan’ı Cumhurbaşkanı yapacak. O günden sonra bakan evlatlarının dönemi bitecek, vatan evlatlarının dönemi başlayacak. Biz burada eylem yapıyoruz. Eylem olunca slogan olur. Sloganı da hep beraber atmak lazım ama biz şöyle yapalım. ‘Gün gelecek, devran dönecek. AKP, AK Parti halka hesap verecek’ deyince Tayyip Bey çok memnun oluyor. Diyor ki ‘Oh çok iyi oldu.’ Niye? 12,5 milyon, bir ara 13 milyon üyesi vardı AK Parti’nin. ‘Şimdi bunlar böyle deyince’ diyor, ‘Adam açsa da yoksulsa da işsizse de mağdursa da kızgın meydanların bu sloganını duyunca ‘E biz de üyeyiz, gelince bize de bir şey yapar’ diye korka korka, istemeye istemeye yine bize oy verecekler’ diyor. AK Parti ve MHP’de ben biliyorum nasıl üye yapıyorlar, özellikle AK Parti için söylüyorum. Sosyal yardım istiyorsun, üye olmak şart. Oğlan mülakata girecek, ‘Üyelik var mı?’ diye soruyorlar. Torun polis olacak, üyelik soruyorlar. Bazen haberin olmadan kimlikleri topluyorlar, üye yapıyorlar. Veya olur ya iyi olsun diye kaydoldun, ama açlığı, yoksulluğu, işsizliği gördün ve pişmansın. Hiç korkma. Bu meydanın, bu partinin, bilhassa Ekrem Başkan’ın, Özgür Özel’in, hiçbirimizin AK Partiliyle, MHP’liyle derdi yok. Dünya kadar akrabam var, 2002 yılında AK Parti’ye oy vermiş Manisa’nın Hacıhaliller Köyünden. Hepsi bin pişman. Size buradan söz veriyoruz. Elbette hesap verecekler. Hırsızlar, yolsuzlar, darbeciler, iftiracılar hesap verecek. Asla ve asla AK Parti ve MHP’nin üyeleri, namuslu hemşerileriniz, normal vatandaşlar, emekliler, esnaflar asla onlarla işimiz yok. Devr-i sabık yaratmayacağız. Aksine kutuplaşmayı bırakıyoruz, kucaklaşmaya geliyoruz hepinizle.”
“DEVR-İ SABIK YARATMAYACAĞIZ, KUCAKLAŞMAYA GELİYORUZ”
“O yüzden şunu açık söyleyelim. Bu AK Parti’nin dönemi, tam olarak bir kara düzen dönemidir. Kara düzen dediğin iyi hazırlanmamış, rastgele başlanmış, kötü götürülen ve sistemin kötü yerleştiği bir düzendir. Adını ‘AK’ koyanlar, ‘Erdemliler Hareketi’ diye yola çıkanlar bugün Türkiye’yi kara bir düzenle muhatap etmişlerdir. Bugün AK Parti’nin üyesi de olsan işsizsin, açsın, yoksulsun. Çünkü o kara düzenin seçkinlerinden biri sen değilsin. Sen, kara düzenin sömürdüklerindensin. Sen, briket evden gariban oğlunun işi yok; uzman çavuş eder, eline kına yakar yollarsın. Sonra bir cahilce iş yüzünden bir mağarada doğru düzgün ölçüm yapmadan, tedbir almadan sokarlar, al bayrakla evin önüne yollarlar. Anası bayılır, anasına iğne yaparlar. Babasına telkinde bulunurlar. Varsa kardeşi bir işe koyarlar. 15 gün sonra kimse dönüp bakmaz. Bu kara düzende 8 çeyrek altınla zor geçinen emekliyi 23 yıllık iktidarın sonunda 2 çeyrek altınla geçinmeye zorlarlar. Bu kara düzende mülakat yaparlar, listelerde adı olan seçkinler seçilir. Vatandaşın evlatları elenir. Bu kara düzende para puldur. Bulgaristan’dan gelir, Leva’yı bozdurur, Edirne’yi kaldırır götürür. Sarp sınır kapısından gelir, parayı bozdurur. Senin bakamadığını çuvalla götürür. Bu kara düzende vatanın evlatları hizmetkar olmuştur. Bakanın evlatları en tepede kibirli kibirli oturur olmuştur. O yüzden bu AK Parti’nin getirdiği; milletin helal oylarıyla, zamanında destek aldığı, seçimde yüzünü döndüğü, seçimden sonra arkasını döndüğü bu millete dayatılan bu kara düzenle hep birlikte mücadele edeceğiz. Şuna inanın ki sandık gelecek, kara düzen bitecek. AK Parti’nin kara düzeni, saray düzeni gidecek. Bu millet AK Partililerden değil ama darbecilerden hesap soracak. Bizim mitingleri izliyormuş her akşam. ‘AK Parti hesap verecek’ deyince keyifleniyormuş. ‘Oh oh bizimkiler yine bize mecburen oy verecek.’ Bu ‘Hükümet istifa, Tayyip istifa, diplomasız Erdoğan’, bunları duyunca A Haber’e geçiyormuş. Bu kadar aç bırakan, açıkta bırakan, yoksul bırakan, darbe yapan ve bu kadar acımasız olan, Mehmet Murat Çalık kardeşime bu zulmü yapan… Örneğin şu anda 13 belediye başkanımız tutuklu. Birisi de Muhittin Böcek. 105 gün Covid’den komada yatmış, 85 gün entübe olmuştu. Oradan Antalya’nın dualarıyla kurtuldu. Cumhuriyet tarihinde Antalya’yı iki kez üst üste kazanan tek belediye başkanı oldu. Hem Covid’den hem diğer hastalıklardan çeşit çeşit ilaç kullanıyordu. Şimdi olmuş, bir günde resmi, yani Antalya’daki cezaevinin revirinden günde 14 tane hap içiyor. Buradan hem Mehmet Murat Çalık’a hem Muhittin Böcek’e hem bütün hasta tutuklu ve hükümlülere hem de evlatları, çocuklarından ayrı tutulan annelere ve babaları için rehin tutulanlara, adına kurban olduğum Mustafama, hepsine bir kuvvetli alkış yollayalım.”
“MEMNUNU OLMAYAN BİR KARA DÜZEN”
“Bu düzen, memnunu olmayan bir kara düzen. Bu düzen, içindeki herkesin sömürüldüğü, bir avuç insanın sömürdüğü bir kara düzen. Polisler zam istiyor, mesai istiyor, tazminat istiyor, duyan yok. Gece gündüz çalıştırıyorlar, emeklerini sömürüyorlar, haklarını vermiyorlar. Atanmayan öğretmen de iktisadi idari bilimlerden mezun olanlar da spor okullarından BESYO’lardan mezun olanlar da polis oluyorlar ve zulmün bir tarafında oluyorlar. Sonra bir gün bir meydanda gençlerin karşısına onları dikiyorlar. Bu tarafta vatan evladı, bu tarafta vatan evladı. Emekli astsubaylar, binbaşılar haklarını istiyorlar, alamıyorlar. Staj, çıraklık mağdurları, emeklilikte adalet bekleyenler, memurların sözleşme görüşmeleri geldi, şimdi memur sendikalarının yandaşı ile anlaşıp memurları çırak çıkarmaya çalışanlar var. Hala 600 bin kamu işçisinin çerçeve protokolünü yapmadılar. TÜRK-İŞ Başkanına başka kağıt yazıp gösterdiler, Mehmet Şimşek’e gidip döndüler, ‘İkinci altı ay enflasyon da vermeyiz, Mehmet Şimşek’in niyetlendiği enflasyonu zam olarak veririz’ dediler. Bugün duyduk ki TÜRK-İŞ meydanlara çıkıyor. Kötü yaptıklarında ‘Kötü’ dedik. Yanlış yaptıklarında eleştirdik. Ama ister DİSK olsun, ister TÜRK-İŞ olsun, ister HAK-İŞ olsun emekçinin haklı talepleri için madem ki meydana çıkmaya karar verdiler, madem ki diyorlar ‘Ağustos ayında 500 işyerinde grev var.’ Buradan bütün emekçilere sesleniyorum: Hiç korkmayın, arkanızda millet var. Biz varız, sizinle birlikte meydanlardayız. Sözüme kıymet veren herkese, Ekrem Başkan’ın sözüne kıymet veren herkese, Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyelerine, seçmenlerine, Türkiye’nin bütün demokratlarına, bütün hak arayanlara sesleniyoruz ki, mutlaka birlikte kazanacağız. Ağustos ayında eylem yapan işçilere ve memurlara sahip çıkın. Onlarla birlikte olun. Hep birlikte kazanacağız. Unutmayın ki işçi kurtulmadan, emekli kurtulmayacak. Öğrenci huzur bulmadan, polis huzur bulmayacak. Esnaf kurtulmadan, köylü kurtulmayacak. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
“GÜCÜ TEK ADAMDA TOPLADILAR”
“Değerli dostlar, değerli Şileliler, bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile başımıza gelen kara düzenden en kısa zamanda kurtulmamız lazım. Karanlık bir gecede mühürsüz oylarla geldi bunlar. Denetimsiz bir sistemle bütün gücü tek adamda topladılar, kimsenin gözünün yaşına bakmadılar. Kara düzen usulsüzdür, temelsizdir, keyfidir, bozuktur. Adeta gecekondu gibi bir gecede gelip memleketin başına kabus gibi konmuştur. Kara düzen AK Parti’nin düzenidir. Adı aktır, getirdiği düzen karadır. Cumhur İttifakı’nın bir araya geldiği o referandum gününde, hile ile desise ile ve bu milletle alay ederek, ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyerek gelmiş, o günden beri; kadına iyi gelmemiştir, kadın cinayetleri artmıştır, çocuk istismarları artmıştır. Orman yangını artmış, orman yangınında yaşayan börtü böceğe hayvana da ormanın ağacına da söndürmeye giden emekçiye de iyi gelmemiştir. Bu kara düzen eninde sonunda işi gücü bir avuç azınlığı devleti ele geçirmiş açgözlü bir takımı zenginleştiren, icap edince milli duyguları sömüren, gerektiğinde herkese ‘terörist’ diyen, işine geldiğinde tükürdüğünü yalayan, dönüp ‘terörist başı’ dediği ile düzen kurmaya çalışan bir düzendir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak dün de bugün de Türk’ün de Kürt’ün de seçtiğine, seçme hakkına saygılı olduk. Laz’ını, Çerkes’ini, Sünni’sini, Alevi’sini, Arap’ını, Arnavut’unu ayırmadık. Bugün birileri gelip de iki lafın başında ‘Kürt, Türk, Arap. Türk, Kürt, Arap’ diyerek bir partiyi Türkler’den, bir partiyi Kürtler’den kendisini de Araplar’dan mesul sayıp Büyük Orta Doğu Projesine geri dönüp çeşitli planların içine girdiyse, karşısında en güvenli çatıyı kuran ve o çatının altında yüzyıldır bu ülkeyi kucaklayan Cumhuriyet Halk Partisi vardır, Cumhuriyet’in muhafızları, Cumhuriyet’in aşıkları vardır.”
“CHP, HERKESİN HAKKININ, HUKUKUNUN GÜVENCESİDİR”
“Son günlerde yıllardır arkasında durduğumuz ‘Kürt sorunu çözülecekse Meclis’te çözülecek’ dediğimiz bir komisyon üzerinden efendim ‘CHP girmesin, korkarız kandırılır, öyle olur böyle olur.’ Buradan büyük bir özgüvenle Şile " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Şile Meydanı’ndan sesleniyorum. CHP’nin olduğu yerden değil, olmadığı yerden korkun. Olmadığı yerden. Partinize güveniyor musunuz? Bana güveniyor musunuz? Özgür Özel’in olduğu, Cumhuriyet Halk Partililer’in olduğu hiçbir yerde, değil Cumhuriyet’in kolonlarını kesmek, kolonuna çivi çaktırırsak şerefsiziz. Çivi çaktırırsak. Tayyip Efendi bizi dışarıda bırakmaya, kullandığı kötü üslupla tahrik etmeye, bu işin dışında tutmaya, içeride hayalini kurduğu bir üçlü ittifak kurmaya kalkıyor. Ama anında yalanlamalar geldi. Bu millet kışı atlatır, ama yediği ayazı unutmaz. Yediği ayazı unutmaz. Açıkça söylüyoruz. Onun hayalleri şu anda kırık not almış, zayıf not almış, sınıfta kalmış birinin kopya çekme çabalarıdır. Öyle bir haldedir ki; ahlaki üstünlük bizde, psikolojik üstünlük bizde, çoğunluk enerjisi bizde. Tayyip Erdoğan 28,5’tan 29 almış, sınıfta kalmış, kopya çekmeye uğraşıyor. Bir tarafta Türküyle Kürtüyle, Lazıyla Çerkesiyle, Alevisiyle Sünnisiyle, sosyal demokratlarıyla, muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları, Kürt demokratları, liberal, sosyalist demokratlarıyla Türkiye’nin tüm demokratlarından oluşan Türkiye İttifakı var. Öbür tarafta ittifak ortağı ile birlikte yüzde 35’lere düşmüş ve kendisi 28,5’tan 29 Tayyip, üçlü ittifakın peşinde. Onu orada ne yalnız başına bırakacağız, istediği gibi at oynatsın; ne de bu ülkenin kodlarıyla oynatacağız. Biz buradayız. Barışın da güvencesi olan, kardeşliğin de güvencesi olan, mücadelenin de güvencesi olan, icabında meydan meydan direnen, sokak sokak direnen, icabında Meclis’te mücadeleyi veren, Atatürk’ün partisi Cumhuriyet Halk Partisi’ne güvenin. Ve şundan herkes emin olsun ki Cumhuriyet Halk Partisi sadece kendi partisinin değil, kendi partisindeki kişilerin değil; bu ülkede kendisine oy versin vermesin herkesin hakkının, hukukunun güvencesidir. Şu Cumhuriyet Halk Partililerin bu meydanlarda verdiği mücadele kendileri için değil, ülkenin geleceği içindir. Gösterdiğimiz direniş, Ekrem Başkan’a koltuk arayışı değil; bu ülkeye hakkaniyetli, namuslu, dürüst, Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyetine yakışan bir Cumhurbaşkanı arayışıdır. Ekrem Başkan bugün çıkarken dedi ki; ‘Şile’den bir yiğidim aslanım dinler miyiz?’ Yakın bakalım o zaman ışıkları, yakın ışıkları. Volkan Konak söyledi, Allah gani gani rahmet eylesin. Maçkalı Volkan Konak’tan, ‘Maçkalı Mehmet Murat Çalık istiyor’ diye Ekrem Başkan ve bütün yiğitlerimize söyledik. Teşekkür ediyoruz. Allah nazardan saklasın, Şile " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Şile bir rekor kıracak. Bugün hiç bayılan olmadı. Bunun kötü tarafı ilk bayılanla birlikte Covid’de hayatlarını hiçe sayıp bizi yaşatmak için yaşamlarını ortaya koyan sağlık emekçilerine hep diyorlardı ya ‘Hakkınız ödenmez.’ Sonra da haklarını ödemediler. Sağlık emekçilerine teşekkür ediyorduk. Bu sefer bayılan yok ama yürekten bir alkış. Güvenliğimizi sağlayan polislerimize bir alkış. Bu güzel şarkıda klibi çekti. Gece boyunca hazırlayacaklar, yarın ‘like, like’ yapacaksınız. Drone operatörüne, kameramanlara, bütün emekçilere bir alkış.”
“TÜRKİYE’NİN PARTİSİYİZ”
“Maalesef bu iktidar, ülkeyi kolay ölümler ülkesi haline getirdi. Hepimiz gittik askere ve göze aldık ölmeyi. Ölenler şehit oldu, gazi olanlar oldu. Bizim gibi dönenler geldi, bugünlere kavuştu. Ama şimdi bir mağarada zehirlenerek ölenler ya da güneşin altında sıcak çarparak ölenler, tedbirsizlikle ölenler ya da orman yangınıyla mücadele ederken eğitimsizlikten, tedbirsizlikten, araç-gereç eksikliğinden ölenler... Son üç ayda 22 asker öldü, sivil kayıplar hariç. O yüzden hepimiz çok üzülüyoruz. Mehmetçiğe, Türk Silahlı Kuvvetlerine, görev yapan her birisine yürekten, kalpten bir alkış yolluyoruz. Hepsi bizim evladımız. Birileri polisi, askeri, jandarmayı arka bahçesi, emir eri, emir kulu sanıyor. Hatta kendisine oy deposu sanıyor. Örneğin üç dönemdir kazandıkları Şile’yi yüzde 52 ile kazandık. Artık kale siyaseti bitti. Kale diye bir şey yok. Şu caminin minaresinden ezan okuyan müezzin var. Oy zamanı millete derler ki ‘CHP’ye oy vermeyin. Ezanı dindirecek, vatanı böldürecek, bayrağı indirecek.’ Şu müezzin abimin, içerideki imamın, vaaz görevlisinin sendikal haklarını vermezler. Onunla ilgili mücadeleyi de Cumhuriyet Halk Partisi yapar, promosyon haklarını söke söke alır. Cumhuriyet Halk Partisi müezzininden polisine, mühendisinden çiftçisine, emekçisinden emeklisine Türkiye’nin partisidir.”
“ÜÇ BİN UÇAK ALACAK PARAYI CAYIR CAYIR YAKTILAR”
“Ormanlar yandı, ciğerlerimiz yandı. Damacana suyla yangın söndürmeye çalışan insanımız, tekeri patlak tankerle su taşıyan köylümüz. Tişörtüyle yangının arasında kalan işçimiz var, gönüllümüz var. Ama ne yok? Milletin yanında duran bir devlet yok. Türkiye’de şu anda bir devletsizlik krizi yaşıyoruz. Yaşadığımız her krizde, her afette iktidar koltuğu boşmuş gibi millet kendini korumak zorunda ya da kendini yalnız hissediyor. Orman yangınlarında asıl sorumlu Orman Genel Müdürlüğü olduğu halde, hatta belediyeler izin yokken ormana bile giremediği halde yalana sarılmış, yalana sığınmış iktidar fırsatını bulduğunda belediyeleri bile suçlayacak hale geliyor. Oysa orman yangınlarının önlenmesi, yangına etkili müdahale edilmesi, sonradan diğer çalışmaların hepsinin yapılması Orman Genel Müdürlüğü’nün görevi. Yaparlar mı? İmkan olsa aslanlar gibi yaparlar. Ama Orman Genel Müdürlüğü son üç yılda güçlenmesi lazım ya, 2 bin 300 personel kaybetmiş. 29 bin kadrosu şu anda boş durumda. Kendisine yangınlar için bütçeden ayrılan paranın yüzde 38’ini kullanmış. Araç yok, uçak yok, ekipman yok. Ama Mehmet Şimşek bütçeyi bırakmadığı için, cayır cayır ormanlar yanarken bir taraftan ‘Para yok’ diyenler, bir taraftan 19 Mart darbesinden bugüne kadar 3 bin tane uçağı alabilecek parayı cayır cayır yaktılar.”
“EVLERE ŞENLİK TİKTOKÇU HAKAN”
“Şu anda devletsizlik krizi hat safhada. Bir yanda Yenidoğan çetesinin acısı zihinlerde ama sorumlu bakan duruyor. Kartalkaya yangını birinci yargılaması yapıldı, yüreklerimiz yanıyor. Sorumlu bakan duruyor. Diğer tarafta ‘Kartalkaya’yı hemen açığa çıkaracağım’ diyen İçişleri Bakanı’nın verdiği sözler ortada duruyor. Ama her şey bir yana evlere şenlik bir TikTokçu Hakan var. Biliyor musunuz? Kim bu? Bu, güya Dışişleri Bakanı. Nereyi tutsanız elinde kalıyor. Bu Bogata’da hazırlanan, İsrail’e yaptırımlar içeren bildirgeye imza attırmamıştı. Çünkü korktular. İsrail ile ticaretin, deniz ticaretinin kati bir şekilde yasaklanmasından korktular. İsrailli katillerin Türkiye’de de yargılanacak olmasından korktular. Geçen sefer nasıl Mavi Marmara’dakileri sattılar, Türkiye’deki davaları düşürüp, ezberden kendileri bir tazminatta anlaştılar. Bu sefer de İsrail ile ters düşmekten korktular. Biz bunu söyleyince dedi ki ‘Uluslararası deniz anlaşması var. Biz o deniz anlaşmasının bazı maddelerine karşıyız. Bu maddeler Yunanistan’ın 6 milini, 12 mil yapar. O yüzden atmadık.’ ‘Oysa Ege dışında her yerde UNCLOS Anlaşması’nı uyguluyorsun’ dedik. ‘Bak, başka ülkeler şerh koymuş. Sen de koysaydın’ dedik. Utanmadan bize ‘Yunan’ı tutuyorsun’ dedi, asabımızı bozdu. Gerekli cevabı verdik. O günden sonra Türkiye ayağa kalktı, ‘Nasıl yaparsın?’ diye. Ne oldu biliyor musunuz? Bu TikTokçu bakan, sanki söylediklerini söylememiş gibi tükürdüklerini yaladılar. Aynen dediğim gibi anlaşmaya şerh koyup, altına imza attılar. O gün Cumhuriyet Halk Partisi’ne ‘Yunan tezini destekliyorsun’ diyen Hakan Fidan, ne dedim sana? Bu millet bunu yutmaz, alnını karışladı senin, alnını karışladı. Bu milletin sırtında daha fazla yüke, damarında keneye ihtiyaç yok. Kimseye hak etmediği itibarı tanımayacağız. Bu kağıttan kaplanları millete tanıtacağız. Bu TikTokçu bakan ‘Suriye’ye dört kişi gönderirim, Türkiye’ye sekiz bomba attırırım, işi hallederim’ deyip de yakalanan MİT Başkanı budur. Kendi sağlığını koruyamayan, MİT Başkanı’yken ‘Beni zehirlediler’ deyip kendisine mağduriyet ararken, Milli İstihbarat Teşkilatı’nı rezil eden muhteris budur. 15 Temmuz’dan haberi olmayan, Cumhurbaşkanına haberini dayısının verdiği 15 Temmuz’da yemek yiyen, tabağı sıyıran, o sırada memleketi FETÖ’cülere bırakan budur. MİT personelinin kimlik bilgileri bunun döneminde çalınmıştır. MİT Başkanlığından sonra Tayyip Erdoğan döneminde Dışişleri Bakanlığı’na alınmıştır. Bakanlıkta 100 yıldır olmayan olmuş, Türki Cumhuriyetler, Kuzey Kıbrıs’ı tanıyacaklar diye beklerken, gidip Güney Kıbrıs’ı tanımışlardır. Güney Kıbrıs’ı tanıyıp oraya büyükelçi görevlendirmişlerdir. Trump ve Putin’i Ukrayna için Türkiye’de buluşturacaktı. Tık yok. ABD elçisi Türkiye’ye hakaret ediyor, ‘Osmanlı millet sistemi gelsin’ diyor. Tık yok. Barack, ‘İsrail’e ulus devletler tehlikedir’ deyip, Türkiye bölgenin tek ulus devleti, Türkiye’yi hedef alıyor. Tık yok. Trump ‘Gazze’yi boşaltacağım, otel yapacağım’ diyor. ‘Orada kumarhaneler açacağım’ diyor. Tık yok. Filistin’de Ayşenur Ezgi öldürülüyor, İsrail askerleri tarafından. Tık yok. Amerika’da Rumeysa Öztürk, tutuklanıp cezaevine atılıyor. Tık yok. Ama Dışişleri Bakanı’nda varsa yoksa TikTok, TikTok. ‘Sayın Bakanım buraya bakalım.’ Bakıyor. ‘Eli cebe koyalım.’ Koyuyor. ‘Saati gösterelim, az vaktiniz kaldı demiş olalım.’ Pahalı saati gösteriyor. Oradan Kurtlar Vadisi basıyorlar. Oradan karizmatik bakan yaratıyorlar. Dün dedim, gençlerin çok hoşuna gitti. Bak TikTokçu, pabucumun TikTokçusu. Böyle Dışişleri Bakanı olmaz. Pabucumun Tiktokçusu seni. Son bir uyarıda bulunuyorum. Çünkü biz söyleyince yapmaya başladı. Çünkü bıraksaydık Bogota Bildirisi imzalanmamıştı, İsrail ile ticaret devam ediyordu. Bizimki de ufka bakarak TikTok çekiyordu. Şimdi uyarıyorum. Amerika’nın Türkiye’deki Büyükelçisi Barrack… Bu nasıl bir büyükelçi, anlayamadık. Ancak bu sefer de çıktı 10 gün önce, ‘Zengezur koridorunu Amerikalı bir şirkete verin. 100 yıl işletsin’ dedi. Bugün de aynısını Trump teklif ediyor. Bunlar susuyor, sessiz kalıyor. Zengezur koridoru, Azerbaycan ile Nahçıvan arasında geçişi sağlayan, Türkiye’nin Nahçıvan üzerinden Azerbaycan’la doğrudan geçişini sağlayan, Rusya, İran ve Çin ile olan ilişkilerde, Kafkaslar üzerinden Türkiye’yi güçlendiren, Türkiye’nin ‘yumuşak güç’ dediğimiz etkili etkinliğini, kavgasız gücünü pekiştiren en önemli kanalken, nasıl oluyor da Türkiye’nin Amerika Büyükelçisi ‘Bunu Amerikalı şirkete verin’ diyor. Trump, bunu tekrar ediyor. TikTokçu susuyor, onu atayan Erdoğan susuyor. Buradan bir kez daha uyarıyoruz. Hem Azerbaycan’ın, hem bizim, hem Kafkaslardaki tüm Türki Cumhuriyetlerin menfaatlerini 100 yıllığına bir Amerikan şirketine satamazsınız. Sattırmayız, sattırmayacağız.”
“CEZAEVİNDEKİ ÜNİVERSİTELİLER İÇİN ‘ŞİŞLİ UĞURU’ YAPIYORUZ”
“Bugün Silivri’de çok arkadaşı ziyaret ettim. Ama elime dört tane mektup geldi. Bugün hızla arkadaşlarımız yine gittiler. Haftaya yine gideceğim. Ama geçen 100’üncü gün, ‘100 kara gün’ eylemini yaptığımız günün akşamında Saraçhane’de toplandığımızda orada toplanan gençlerden Zeynep, Büşra, Irmak, Göksu ve Hatice Kübra şu anda Silivri kadın cezaevinde yatıyorlar. Onlara buradan en kuvvetli dayanışma alkışını istiyorum. Bir Şişli uğuru var, hem onlar için hem de diğer cezaevlerinde yatan üniversite öğrencileri için Şişli uğuru yapıyoruz. Şişli’de hep birlikte yaptık, iki güne kalmadı hepsi tahliye oldular. Buradan hep birlikte ‘Gençlere özgürlük’ diyeceğiz. Zeynep, Büşra, Irmak, Hatice Kübra’ya selam olsun. Çok teşekkür ediyorum.”
“BU MİLLET AK TOROS’ÇULARA DA TESLİM OLMAYACAK”
“19 Mart darbesinin üzerinden tam 133 gün geçti. Tek bir iddiayı ispat edemediler, bir kuruşluk yolsuzluk bulamadılar. Hatırlayın dediler ki ‘560 milyar lira rüşvet alındı’, çıktı ki 6 yıllık toplam bütçe 490 milyar lira. Bunun içinde yüzde 60’lara varan personel gideri, asfaltı, benzini, mazotu, gemileri, trenleri, her şeyi, bütün hizmeti 490 milyar lira. ‘Çalınan para 560’ dediler, bir delikli kör kuruş ispat edemediler. ‘Ekrem Başkan’ın lüks arabaları’ diye gösterdiler, MHP’li milletvekilinin çıktı. ‘Kasadan dolarlar çıktı’ diye gösterdiler, stok video çıktı. Mustafa Akın’ın kasasından 48 kurşun, Gaziosmanpaşa Belediyesi’nin kasasından belediyenin mührü çıktı. Bunun dışında hiçbir şey çıkmadı. Ne yalan attılarsa geri tepti. O günden bugüne her türlü yolsuzluk iddiasında bulunanların lüks bir villada oturduğu; villanın bugünkü parayla 56 milyona tadilat yaptırıldığı, bugün bir emekli öğretmenin 30 yıl çalışmış, 1 milyon emekli ikramiyesi aldığı, seyyar giyotinin oturduğu lojmana 56 milyon lira sadece tadilat yapıldığı ortaya çıktı. Bu kadar haksızlık varken, bu kadar adaletsizlik varken soruyorum size delil var mı? İspat var mı? İddianame var mı? Bu yalancılara inanan var mı? Şunu bilin o 90’larda Beyaz Toros’larla korkutanlara inat onlara teslim olmayan bu millet, şimdi Çağlayan’ın AK Toros’çularına da teslim olmayacak. Siz bugün buraya gelerek, bizimle birlikte olarak, aslında nasıl bir cesareti, nasıl bir dayanışmayı, nasıl bir kararlılığı ortaya koyduğunuzu; dosta da gösterdiniz düşmana da gösterdiniz. Şimdi üç, beş savcı ile yol yürüyenlere karşı milyonlarla birlikte yol yürüyenler, sokağa çıkamayanlara, pazara gidemeyenlere, serin salonlarda kendi atadıklarından alkış bekleyenlere karşı, yazın ortasında bu sıcakta, bu meydanda toplanan Şile’de Şile’den fazlasını toplayanlara helal olsun, teşekkür ediyorum, her birinize selam olsun. Bir zorlu yürüyüşü birlikte gerçekleştiriyoruz. En zoru şu; evet gençliğimiz var, inancımız var, harika bir adayımız var. Ama Silivri’de tutsak. Bunun için bir inanca, bir gayrete, bir dayanışmaya ihtiyaç var. Soruyorlar, ‘Ekrem İmamoğlu Silivri’de. Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak?’ Buradan ilan ediyorum. Cumhurbaşkanı Adayı sen olacaksın, sen. Gözünün içine baktıklarım, siz olacaksınız. Her sabah yataktan Ekrem Başkan çıkana kadar Cumhurbaşkanı Adayı olarak kalkmaya hazır mısınız? Onun yerine çalışmaya, konuşmaya, komşuya, arkadaşa, akrabaya, iş yerindeki yanında çalışana, her şeyi anlatmaya, Cumhurbaşkanı Adayı olarak koşmaya, çalışmaya var mısınız? Hep birlikte yola çıkıyor muyuz? Birlikte yürüyecek miyiz? Hedefe varacak mıyız? Ülkeyi bir kez daha kurtaracak mıyız? Cumhuriyet’i yeniden kuracak mıyız? O Cumhuriyet’in başına Ekrem İmamoğlu’nu oturtacak mıyız? Hazır mısınız? O zaman yürüyelim arkadaşlar.”
İstanbul HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.